Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, uzak ülkelerin birinde küçük bir köy varmış. Bu köyde birbiriyle çok iyi arkadaş olan çocuklar yaşarmış. Günlerden bir gün kar yağmış. Çocuklar kardan adam yapmaya karara verip sevimli bir kardan adam yapmışlar. Birbirleriyle kartopu oynamışlar, karlarda yatıp yuvarlanmışlar. Çocukların bu sevinçli hali kardan adamın çok hoşuna gitmiş. Çocukların etrafta koşup oynaması kardan adamın kendini canlı gibi hissetmesine sebep olmuş. Hatta akşam olup çocuklar evlerine gidince kardan adam kendisini yalnız hissettiği için üzülmüş. Sonra, “Belki de onları yeniden görebilirim,” diye düşünmüş. Yavaşça yerinden hareket edip, en yakınındaki evin penceresinden içeri bakmış. İçerisi aydınlıkmış ve çocuklar aileleriyle yemek yiyip huzur içinde sohbet ediyorlarmış.

Kardan adam bu ailenin mutlu olduğunu görünce biraz üzülmüş çünkü kendi ailesi yokmuş. Nasıl olsun? Günübirlik yaşıyormuş zaten. Üstelik çocuklar olmasa sadece bir kar parçası olacağını kendi de biliyormuş. Birazcık güneş çıksa eriyip gideceğini ve yok olacağının da farkındaymış. Yine de “Ailem olsa ne kadar güzel olurdu.” diye düşünmüş.

Birden aklına bir fikir gelmiş. Daha önce kar tanelerinden birinin anlattığı o KUTUP denilen yere gitmek istemiş. Böylece yıllarını birlikte geçirebileceği bir aileye de kavuşabileceğini düşünmüş.

Ertesi sabah çocuklar sokağa çıktıklarında birden çok şaşırmışlar. Gece hava daha da soğuduğu için karlar erimemiş, ama bir gün önce özene bezene yaptıkları kardan adam birdenbire yok olmuş. Bütün çocuklar kardan adamı aramışlar fakat bulamamışlar.
Ailesini Arayan Kardan Adam ;

Bu sırada Kardan adam çok uzakta olan Kutup Bölgesine gitmek üzere yola koyulmuş. Donmuş toprakların üzerinden, çatır çutur buzların arasından geçmiş. Sonunda Kutup bölgesine varmış. Önce buz gibi rüzgar karşılamış onu. Sonra siyah elbiseli penguenlerle, sevecen foklar sarmış çevresini. Foklar küçük yüzgeçleriyle sağına soluna dokunup onunla arkadaş olmak istediklerini söylemişler. Penguenlerin bir kısmı neşe içinde el çırpıp bu yeni dostu selamlamışlar. Bazıları da merakla havuç burnunu, çalı süpürgesini çekiştirmişler. Kardan adam burayı görünce çok sevinmiş. “Artık burada sonsuza kadar yaşayabilirim. Hem burası çok soğuk hem de Beni seven yeni arkadaşlarım var.” demiş.

Günler ilk başlarda çok güzel geçmiş oyunlar oynanmış, şarkılar söylenmiş. Ama bir süre sonra herkes kendi işiyle ilgilenmeye başlamış. Zavallı kardan adam yine yalnız kalmış. İlk kez kar ve buz onu titrermiş ve üşütmüş. Kardan adam ağaçları, güneşi ve çocukları çok özlemeye başlamış. Evet o yaramaz çocuklar bile burnunda tüter olmuş. Üstelik şimdi, arzuladığı bir aileye ancak onların yardımıyla kavuşacağını da anlamış. Sadece Sevilmek istiyormuş. Yaşamı bir gün bile sürse, birlerinin ona sarılması, onların sıcaklığını duyması gerekliymiş.
Kardan Adam eve geri dönmüş;

Kardan adam geri döndüğünde mevsim bahar olmuş. Kuşlar ötüyormuş çiçekler açmış, güneş çıkmış. Çocuklar sabah dışarı çıktıklarında gördüklerine inanamamışlar. Kardan adam esrarengiz şekilde ortadan kaybolduğu gibi, yine aynı şekilde karşılarına çıkmış ve onlara gülümsüyormuş. Kardan adam çocukları gördüğüne çok sevinmiş.Köyün sokaklarındaki insanlar da kardan adamı gördüklerine çok sevinmişler. Köylü çocuklar evlerinden çıkıp gördükleri eski dostlarına sevinçle sarılıp kucaklıyorlarmış. Bu güzel manzarayı gören güneş, bir buluta kendisini örtmesini rica etmiş. Biraz daha geç ısınıp, çocuklarla kardan adamın mutluluğunu elinden geldiğince uzatmaya çalışmış. Her geçen dakika eriyip toprağa karışan kardan adam ise mutlu gülücükler dağıtmaya devam ediyormuş çevresine. Birkaç ay sonra kar yeniden yağdığı zaman, yeniden buluşacaklarını biliyormuş. Artık, bu dünyada çocuklar var oldukça ve kar yağdıkça her kış yeniden doğacağına inanıyormuş ve doğduğu zaman o çocuklarla oyunlar oynayıp birbirlerini seveceklerini biliyormuş. Çünkü o çocuklar kardan adamın gerçek ailesiymiş.