Bir varmış bir yokmuş, ülkelerin birinin bir bölgesinde işine, gücüne düşkün, bilgin mi çalışkan bir adam yaşarmış. Bir gün kendisine uzak diyarlardan misafir gelmiş. Bu bilge adam hemen misafirine kendi yetiştirdiği hurmadan ikram etmiş.
Misafir bu lezzetli hurmayı tattıktan sonra demiş ki;
— Bu hurma ne kadar da lezzetli! Benim oturduğum taraflarda böyle hurma yok, keşke oralarda da olsaydı!
Bizim taraflara götüreceğim bu hurma çeşidinden bir fidan satın almak istiyorum; yardım edersen sevinirim, buraların ne meyvesini, ne de nerede yetiştiklerini bilmiyorum.
— Bu isteğin senin için hiç uygun değil aslında… Çünkü sana düşecek şey, sadece yorgunluk, sadece zahmet! Kaldı ki toprağınıza da uygun olmayabilir istediğiniz hurma. Hem sizin memleketin meyvesi bol değil mi? diye sormuş bilge adam ve eklemiş;
Bunca güzel meyveye sahip bir bölgenin böyle besin değeri az bir hurmaya ihtiyaç yoktur herhalde…
— Bulamayacağı şeyin peşine düşen adam olgun, serinkanlı ve akıllı davranamaz. Sen de öyle: bulduğunla yetinir, bulamadığının da peşine düşmezsen mutlu olursun! diyerek de tamamlamış sözlerini.
Meğer bu bilge adam pek güzel İbranicede konuşurmuş. Bizim gurbetçi misafir, adamın konuştuğu dile hayran kalmış, özenmiş de özenmiş; günlerce uğraşıp durmuş bu dili konuşmak için… .
Bunu gören bilge adam yine anlattıklarının önemini belirtmek için ısrarla sözü tekrar almış:
— Sen böyle kendi dilini bırakıp İbranice öğrenmek için didinip durursan, karganın düştüğü duruma düşmeyi hak edersin!
Özenti budalası misafir:
— Nasıl yani? diye sormuş,
Bilge adam cevap vermiş:
— Anlatırlar ki: karga seke, seke yürüyen tombul bir kekliğe özenmiş. Onun gibi yürümek için antrenmanlar yapmış, epey uğraşmış ama beceremeyince ümidi kırılmış ve eski tarzına dönmek istemiş. Ne yazık ki eski tarzını da beceremez olmuş! Üstelik kendi tarzına dönemediği için kuşlar arasında kırıta kırıta yürüyen ve ne biçim bir kuşa benzediği belli olmayan garip biri haline gelmiş!
İşte alıştığın kendi dilini terk edip sana asla uymayan İbranice'ye heveslendiğini görünce bu örneği verdim. Üstelik inan korkuyorum, İbraniceyi beceremediğin gibi eski ana dilini de unutacaksın ve vatanına döndüğünde çat pat konuşacaksın en iyi bildiğin dili!
Kendi karakterine uymayan, düşünmeden bir anda yıllar boyu öğrendiği tarza aykırı olan; kısaca atalarının nesiller boyu yürüdüğü temel şekle aykırı bir yolu zoraki denemek isteyen kişi cahil kalır! diyerek misafirini öğütlemiş.