Sabah güneşi doğmuş ve gün aydınlanmış. Duduş ve kardeşi Dodo uyanıp yüzlerini yıkadıktan sonra salonda oturan annelerinin yanına gitmişler. Anneleri, Duduş ile Dodo’yu görünce gülümsemiş ve “Çocuklar bugün size bir sürprizimiz var.” demiş. Duduş ile Dodo çok şaşırmışlar ve mutlu olmuşlar. Duduş annesine “Anneciğim sürprizin ne olduğunu bize söyleyebilir misin? Kardeşimle çok merak ettik.” demiş. Anne “Tabi söylerim güzel kızım bugün ailecek pikniğe gidiyoruz. Babanız alışverişe gitti. Bu arada siz de piknik için uygun kıyafetler giyip hazırlanabilirsiniz.” diye cevap vermiş.

Duduş ile Dodo odalarında hazırlanırken Dodo, Duduş’a “Abla uçurtmamı da pikniğe götürebilir miyim?” diye sormuş. Duduş “Tabi Dodo hem piknikte beraber oynayabiliriz.” diye cevap vermiş.

Onlar hazırlanırken babaları elinde market poşetleriyle eve gelmiş “Evet çocuklar yiyeceklerimiz hazır! Sizler de hazırlandıysanız arabamıza binelim ve yola çıkalım.” demiş.

Arabayla piknik alanına geldiklerinde Duduş ve Dodo çok sevinmişler. Şehirde göremedikleri doğal güzelliklerle iç içe olma fırsatı yakalamışlar. Yemyeşil bir sürü ağaç varmış ve hemen kenarlarından şırıl şırıl akan tertemiz bir dere. Duduş, Dodo’ya seslenmiş “Bak Dodo! Ağacın dalında bir sincap bize bakıyor.” Tabi insanları gören ufak sincap ürkmüş ve hızlıca oradan kaçarak uzaklaşmış.

Babaları oturabilecekleri güzel bir yer bulmuş ve çocuklara seslenmiş “Burası çok güzel yardım edin de yere örtümüzü serelim ve yiyeceklerimizi üzerine dizelim.”. Duduş ve Dodo, babalarının yanına gitmişler ve çok acıktıkları için karınlarını doyurup sonra oyun oynamak için oradan ayrılmışlar.

Dodo, yanında getirdiği uçurtmasını uçurmaya çalışmış fakat becerememiş. Ablasına dönüp “Bana yardım eder misin? Galiba uçurtmam bozuk uçmuyor.” demiş. Bunu duyan Duduş çok gülmüş ve “Dodo senin uçurtman bozuk değil, rüzgârın yardımıyla uçurtmayı uçurabiliriz.” demiş. Duduş ve Dodo uçurtmanın ipinden tutup koşmaya başlamışlar, rüzgârın da etkisiyle uçurtma havalanmaya başlamış ve göğe kadar yükselmiş. Duduş ve Dodo uçurtmayı uçurdukları için çok sevinmişler.
Dakikalarca uçurtmayla oynamışlar.

Uçurtmayı uçuran kardeşler bir süre sonra oynamaktan çok yorulmuşlar ve dinlenmek için babalarının yanına gitmeye karar vermişler. Dönüş yolunda yürürlerken piknik alanına ilk geldiklerinde gördükleri ufak, sevimli sincabı görmüşler. Ufak sincap ağaç dallarında koşuyor ve eğleniyormuş. Sincap, Duduş ile Dodo’yu görünce ürkmüş ve tekrar koşmaya başlamış. Bunu gören Duduş ile Dodo sincabın peşinden koşmaya başlamışlar çünkü onlar da sevimli sincabı yakından görmek istemişler. Uzun süren kovalamaca sonunda sincap derenin üzerindeki ağaçtan diğer ağaca tam atlayacak iken ayağı kaymış ve derenin içine düşmüş. Duduş, sincabın hem yüzemeyeceğini bildiğinden hem de kendisinin ailesinden habersiz dereye girmesi tehlikeli olacağından hemen babasına seslenmiş “Baba! Baba! Çabuk koş buraya! Minik sincabın başı dertte!”. Duduş ve Dodo’nun babası, bunu duyunca yerinden fırlayıp derenin içine girmiş ve hemen minik sincabı suyun içinden çıkarmış.

Minik sincap kurtulduğu için çok sevinmiş ve sanki insanlar gibi “Teşekkür ederim.” dercesine başını sallamış ve oradan ayrılmış. Duduş ile Dodo babalarının boynuna sarılıp “Babacığım minik sincabı kurtardığın için teşekkür ederiz” demişler. Baba “Çocuklar bu yapmamız gereken bir görev. Hayvan dostlarımız doğada bizim kadar şanslı değiller, biz insanlar olarak onlara yardım edip korumamız gerekir.” demiş.
Artık eve dönme zamanı gelmiş;

Duduş ve Dodo piknik eşyalarını toplamak için annelerine yardım etmişler, etrafı kontrol edip çöp kalmadığından emin olmuşlar ve arabalarına binmişler. Çok güzel bir gün geçirdikleri için mutlu bir şekilde evin yolunu tutmuşlar. Eve döndükleri zaman çok yoruldukları ve uyku zamanları yaklaştıkları için yataklarına uzanmışlar.Duduş yatağından Dodo’ya “Acaba sincap şimdi ne yapıyordur? Sana söz veriyorum Dodo hayatım boyunca nerede bir hayvan dostumuzu görürsem elimden geldiği kadar yardımcı olmaya çalışacağım.” Demiş. Dodo “Evet abla haklısın bu dünya nasıl bizim evimiz ise onların da aynı şekilde evi. Bunu bugün bir kez daha anladım.” demiş ve huzurlu bir şekilde uykuya dalmışlar.