Çok eski zamanlarda ülkenin birinde çok mutlu bir kız yaşarmış. Adı Sindirella'ymış. Ailesinin tek çocuguymuş. Sindirella babası ve annesiyle vakit geçirmekten çok hoşlanırmış. Ama bu mutluluk uzun sürmemiş.

Bir gün Sindirella'nın annesi çok hastalanmış. Durumu gün geçtikçe kötüye gidiyormuş. Sonunda kadın ölmüş. Babası da komşusu olan dul kadınla evlenmeye karar vermiş. Evlendikten sonra kadın ve kızları da eve taşınmışlar. Ama bunlar pek de iyi insanlar değillermiş. Sindirella'nın babası bunu fark edememiş.



Sindirella da kızların gelmesine çok sevinmiş. Hatta Sindirella odasını, üvey ablası Anastasya çok sevdi diye ona vermiş.



Sindirella da kızların gelmesine çok sevinmiş. Hatta Sindirella odasını, üvey ablası Anastasya çok sevdi diye ona vermiş. '! Sindirella'nın babası ava çok düşkünmüş. Bir gün arkadaşlarıyla yine ormana gitmiş.



Adamın av arkadaşı akşam eve gelmiş ve: — Size kötü bir haberim var. Kocanız avlanırken bir aslanın pençesinden kurtulamadı ve öldü. Üzgünüm, demiş. Sindirella'nın üzüntüsü, annesinden sonra babasını da kaybedince kat kat artmış. Artık onun ailesi olarak üvey annesi ve kız kardeşleri varmış.

Onlar kötü yüzlerini göstermeye başlamışlar. Evdeki bütün işleri ona yaptırmaya başlamışlar. Çünkü bu kızlar oldukça bencilmiş. Ayrıca Sindirella'nın güzelliğini de kıskanıyorlarmış. Anneleri de onları güzel güzel giydirip zengin bir koca bulmaya çalışıyormuş. Sindirella da onların böylesine değişmelerine üzülüyormuş. O da çevredeki hayvanlarla dost oluyormuş.

Bu sırada ülkenin Kral'ı çok mutsuzmuş. Çünkü Kral'ın tek bir oğlu varmış ve ölmeden önce onun mutluluğunu görmek istiyormuş. Kral sarayda bir balo düzenlemeye karar vermiş. "Oğlum belki baloda kendine uygun bir kız bulabilir. " diye düşünmüş. Ertesi gün ülkenin her yanına Kral'ın fermanı dağıtılmış.


Bunu Sindirella, üvey annesi ve üvey kız kardeşleri de duymuşlar. Anneleri de; "Eğer prens kızlarımdan birini seçerse çok zengin oluruz. " diye düşünmüş. Sindirella anne ve babası yaşarken bu gibi balolara çok katılırmış. Şimdi de üvey annesine giderek: — Anneciğim beni de bu baloya götüreceksin değil mi? diye sormuş.



Kadın: — Tabi. Ama bunun için hazırlık yapmamız gerekiyor. Kardeşlerine elbiseler dikmeliyiz, demiş. Sindirella büyük bir umutla işlerin başına geçmiş. Balo günü gelip çattığında kızlar eskisinden daha sinirli olmuşlar. İkisi sürekli birbirleriyle takışıyorlarmış. Bir süre sonra birbirlerinin kıyafetlerini kıskanmaya başlamışlar. Üvey annesi Sindirella'ya bir işi bitirdikten sonra bir yenisini veriyormuş ve: — Eğer bunları zamanında bitirirsen bizimle gelebilirsin, diyormuş. Sindirella üvey annesinin onu götürmeye niyetli olmadığını anlamış.


Akşam balo vakti gelince de küçük kız Javot evden çıkarken ona: — Sevgili Külkedisi, ne yazık ki işlerini bitiremedin. Bu tembellikle gece yarısından önce bitiremezsin, deyip gülmüş.

Onlar evden uzaklaşırken Külkedisi de peşlerinden ağlamış. Evin mutfağına gidip bulaşıkları yıkamaya başlamış. O anda büyük bir toz bulutunun ardından güzeller güzeli bir peri çıkmış ve kıza: Güzel Sindirella,, ağlama. Bu baloya gideceksin, demiş.

Elindeki sihirli sopasıyla mutfakta duran balkabağını bir at arabasına çevirmiş. Sindirella'nın dostları olan fareleri at, köpeği de bir uşak yapmış. Kız gördüklerine inanamıyormuş. Peri bu sefer de sopasını Sindirella'nın üzerine dokundurmuş. Kızın elbiseleri değişmiş, saçları düzelmiş. Peri bile kızın bu kadar güzel olduğunu bilmiyormuş.

Artık tek bir eksik varmış. Bir çift ayakkabı. Peri son bir sihirle bunu da yapmış. Bu ayakkabılar camdanmış. Kız periye nasıl teşekkür edeceğini bilemiyormuş. Peri ise: — Acele et Sindirella. Bu büyü sadece gece yarısına kadar geçerli, demiş.



Davetteki bütün kızlar Prens'e hayran kalmışlar. Fakat Prens'in gözü kimseyi görmuyormuş. Hatta balodan o kadar sıkılmış ki; "Buradan nasıl kaçabilirim acaba?" diye düşünüyormuş. Sonunda onu gerçekten büyüleyen bir kız salonun merdivenlerinden İnmeye başlamış. Bu kız Sindirella'ymış. Kimse onun Sindirella olduğunu bilmiyormuş.


Üvey annesi ve üvey kardeşleri bile onu tanımamışlar. Şimdiye kadar kimseyle dans etmeyen Prens ilk olarak bu güzel kızı dansa kaldırmış. Kızlar onu kıskanmaya başlamışlar. Prens, tüm gece boyunca onunla dans etmiş. Kıza defalarca kim olduğunu sormuş. Sindirella saatin "gonk" seslerini duyunca birden irkilmiş ve: Sevgili Prens'im saat kaç acaba? diye telaşla sormuş. Prens: — Gece yarısı güzel meleğim, demiş. Sindirella birden koşmaya başlamış. Ayakkabısının birisini merdivenlerde düşürmüş. Prens adamlarına bu cam ayakkabıyı vermiş.

Onlara: — Bu ayakkabının sahibini bana bulun, demiş. Adamlar günlerce dolaşmışlar. Sonunda Sindirella'nın evine gelmişler. Adamlardan biri: — Evdeki tüm genç kızlar gelsin, ayakkabıyı denesin, demiş.

Üvey anne Sindirella'nın ayakkabıyı denemesini istememiş. Kendi kızlarına ayakkabıyı giydirmeye çalışmış. Büyük kız ayakkabıyı denerken kırmış. Tam bu sırada elinde ayakkabının öbür tekiyle Sindirella odaya girmiş. Adamlar buna çok sevinmişler. Prens de prensesine kavuştuğu için çok mutluymuş. Kırk gün kırk gece düğün yaparak evlenmişler.