Evvel zaman içinde zengin bir ailenin yaşadığı büyük bir ev ve bu ailenin bir de çocuğu varmış. Çocuğu yaramazlık eder küçük şeylerle mutlu olmasını bilmezmiş. Ailesi de çocuğun bir dediğini iki etmez ne isterse alırlarmış. Çocuğun odası birbirinden güzel oyuncaklarla doluymuş. Çocuk, bir gece yatağına girdiğinde ertesi günün doğum günü olduğunu düşünüp alacağı hediyelerin hayalini kurmaya başlamış. “Kim bilir babam bana ne güzel oyuncaklar alacak” diye düşünerek uykuya dalmış.
Ertesi gün babası eve geldiğinde çocuk hemen babasının yanına koşmuş. Babasının kucağında kocaman bir hediye paketi durmaktaymış. Babası oğlunun yanaklarını öpüp hediyesini vermiş. Çocuk mutlulukla odasına koşup hediyesini açmaya başlamış. Paketi açtığında gözlerine inanamamış. Karşısında uzun zamandır istediği kurşun askerler durmaktaymış. Çocuk mutlu bir şekilde kurşun askerlerini oyuncak kalesinin üzerine dizmeye başlamış. Kutudaki son kurşun askeri de çıkartmış. Tam kalenin üzerine dizerken kurşun askerin bir bacağının eksik olduğunun farkına varmış. Çocuk, “Bir bacağı olmayan askeri ben ne yapayım?” diye söylenerek askerle oynamaktan vazgeçip onu masanın üzerine bırakmış.
Kurşun Asker arkadaşlarından ayrı kaldığına çok üzülmüş.
Üzüntülü bir şekilde beklerken arkadan bir kızın sesini işitmiş. “Neden üzüntülüsün?” diye seslenmiş kız. Kurşun Asker geriye döndüğü zaman çok güzel, oyuncak bir Balerin Kız’ın kendisine gülümseyerek baktığını görmüş. Balerin Kız’ı o kadar beğenmiş ki Kurşun Asker bir anda ona aşık olmuş. “Yok bir şey, arkadaşlarımdan ayrı düştüğüm için üzülüyordum ama artık buna da üzülmüyorum.” demiş. Balerin Kız neden artık üzülmediğini sorduğu zaman Kurşun Asker, onu beğenip, ona aşık olduğunu bundan sonra hep onun yanında kalmak istediğini söylemiş.
Balerin Kız da Kurşun Asker’e aşık olmuş.
Balerin Kız, Kurşun Asker’in bir bacağının olmadığını fark etmiş ve ona neden bir bacağının olmadığını sormuş. Kurşun Asker “Hepimizi ihtiyar bir oyuncakçı yaptı. Tam beni yapacağı zaman elinde kalan kurşun bitti ve bir bacağıma yetmedi. Ben de böyle tek bacaklı oldum.” diyerek başından geçenleri anlatmış. Balerin Kız, bunda üzülünecek bir şey olmadığını ve herkesin birtakım eksikliklerinin olabileceğini, onu bu haliyle de sevdiğini söylemiş. Bunları duymak Kurşun Asker’i daha çok mutlu etmiş.
Balerin Kız’a o odada bulunan bir oyuncak daha aşıkmış. Bu oyuncak oldukça kötü kalpliymiş. Odadaki tüm oyuncaklar ondan korkarlarmış. Kurşun Asker’in de Balerin Kız’a aşık olduğunu gören bu kötü kalpli oyuncak palyaço, Kurşun Asker’i ortadan kaldırmaya karar vermiş. Çocuğun odayı terk ettiği bir sırada palyaço, Kurşun Asker’i kolundan tuttuğu gibi açık duran camdan dışarıya atıvermiş. Kurşun Asker hızla aşağıya düşmüş. Düşerken tek duyduğu ses , kötü kalpli palyaçonun iğrenç kahkahası ve sevgilisinin yardım çığlığıymış. Odadaki her oyuncak, Kurşun Asker’in durumuna çok üzülmüşler. Ancak palyaçodan korktukları için bir şey söyleyememişler.
Kurşun asker yere düşmüş;
Yere düşen Kurşun Asker’i, orada oynamakta olan birkaç çocuk bulmuş. Onunla bir süre oynamışlar. Sonra canları sıkılmış. Ne yapalım bu kurşun askerle diye düşünmüşler. Çocuklardan biri; “Oyuncak bir gemi yapıp içine koyalım. Sonra da sokaktan akan suyun içine koyar yüzdürürüz” demiş. Bu öneriyi kabul etmişler. Hemen oracıkta kâğıttan bir gemi yapmışlar ve Kurşun Asker’i de içerisine koyup akan suyun üzerine bırakmışlar. Kâğıt gemi suyun hızıyla hızlanmış. Çocuklar akıntıda hızlanan gemiyi yakalayamadıkları için kurşun askerin peşini bırakıp kendi oyunlarına dönmüşler. Kâğıt gemi suyun üzerinde yüzerken bir kuyuya düşüvermiş. Kurşun Asker karanlık kuyuda sürüklenirken bile Balerin Kızı hiç aklından çıkaramıyormuş. “Şimdi kim bilir o ne yapıyordur?” diye düşünüyormuş. Sonunda kâğıttan gemi kuyunun sonundaki şelaleden aniden denize düşmüş. Kurşun Askerin ağırlığı fazla olduğu için denizin dibine doğru sürükleniyormuş.
Birdenbire kendisini karanlık bir yerde buluvermiş. Kurşun Asker’i meğerse iri bir balık yutmuş. Şimdi o, balığın midesindeymiş. “Herhalde bir daha Balerin Kız’ı göremeyeceğim” diye üzülmeye başlamış. Balık, midesinde Kurşun Asker olmasına rağmen yüzmeye devam ederken kendisini balıkçıların ağında buluvermiş. Balıkçılar ağları çekip, tuttukları balıkları kasalara doldurmuşlar ve onları satmak için kente geri dönmüşler.
Az sonra balık, tezgâhta kendisini alacak müşteriyi bekliyormuş. Balığı bir adam satın almış ama tesadüfen bu adam da, kurşun askerlerin sahibi olan çocuğun babasıymış. Adam balığı eve getirmiş ve karısına güzel bir yemek yapması için vermiş. Yemek için sofra hazırlanıp balık masaya konduğu zaman içinden çıkan Kurşun Asker hepsini şaşırtmış. Annesi çocuğa “Oğlum bak!Bu senin kaybettiğin Kurşun Asker’in.Sana geri dönmüş, hadi onu al yerine koy.” demiş. Çocuk tekrar Kurşun Asker’i alıp odasına götürmüş. Ancak Kurşun Asker’i hiç sevmiyormuş. Onu ne yapacağına karar verememiş. Bu arada yanmakta olan şöminenin çıtırtılarını işitmiş. Gözlerinden kötü bir gülümseme belirmiş. Kurşun Asker’i kaldırıp şöminenin içerisine atmış. Kurşun Asker odunların arasına düşüp ateşte erimeye başlamış. Balerin Kız masanın üzerinden olanları göz yaşları içerisinde izliyormuş. Kötü kalpli palyaço ise Kurşun Askerden ebediyen kurtulduğu için çok sevinçliymiş.
İşte tam bu sırada beklenmedik bir mucize gerçekleşmiş.
Odanın kapısı aniden açılmış ve çok kuvettli bir rüzgar odada esmeye başlamış. Bu rüzgar Balerin Kız’ı da olduğu yerden fırlatıp sevgilisi Kurşun Asker’in yanına yani şöminenin içine uçurmuş. Kurşun Asker tam ateşin etkisiyle erimeye başlarken sevgilisinin de yanında olduğunu görüp bulunduğu duruma hiç üzülmemiş tersine mutlu olmuş. Ertesi sabah çocuğun annesi şömineyi temizlemeye geldiğinde bir şey dikkatini çekmiş. Bu şey, küllerin arasında pırıl pırıl parlayan kırmızı bir kalpmiş.Artık Kurşun Asker ve Balerin Kız hep beraber olacaklarmış.