Çok uzun zaman önce bir köyde oduncu ile karısı yaşarmış. Adam odunculukla yaparak evini geçindirmeye çalışıyormuş. Fakat iyi kazanamadığı için yokluk içindelermiş. Kadın da bu durumdan hep şikâyet eder, kocasını sorumlu tutarmış.



Bir gün erkenden kalkan oduncu, baltasını alıp ormana gitmek için hazırlanmış. O sırada karısı yine söylenmeye başlamış. Adamcağız hemen evden uzaklaşmış. Ormanda bir süre dolaşmış. Sonunda karşısına büyük ve kuru bir ağaç çıkmış.



Bütün kuvvetiyle ağacın gövdesine baltasıyla vurmuş. Tam bu sırada ağaç gözden kaybolmuş. Yerine toz bulutları içinde bir adam çıkmış. Adamın boyu çok uzunmuş.



Zavallı adam korku içinde kalmış. Adam: — Benden korkmana gerek yok. Sana yardım etmeye geldim, demiş. Oduncu adamın ona nasıl yardım edeceğini anlayamamış. — Sen de kimsin? Bana nasıl yardım edeceksin? diye sormuş.



— Ben ağaç ciniyim. Beni yüzyıllık uykumdan uyandırdın. Bugün istediğin üç dileği yerine getireceğim. Ama dileklerini söylerken dikkatli ol, demiş. Ağaç cini tekrar toz bulutlarının içinde gözden kaybolmuş.



Oduncu sevinçle evine dönmüş. Eve geldiğinde olanları karısına anlatmış. Kadın: — Aman dikkatli ol. Sakın dileklerini boş yere kullanma. Zenginlik iste, para iste. Böyle bir fırsat hayatta insanın eline bir kere geçer, demiş.



Adam karısının sözlerini haklı bulmuş. Ama paradan önce sağlık dilemesi gerektiğini düşünüyormuş. Çünkü sağlık olmazsa hiçbir şey olmazmış.



Adam bu düşüncelerle boğuşurken karısı da yemek hazırlıyormuş.



Kızgın ateşteki sahana yağı koyunca her yeri nefis bir koku sarmış. Birden adamın iştahı kabarmış. — Ah! Keşke şu sahanda et olsa da yesek, demiş.



O anda sahanın içi etle doluvermiş. Karısı: — Ne yaptın böyle, akılsız adam? İlk dileğini boşuna harcadın. Eline geçen fırsatı değerlendiremiyorsun, demiş. Kadının susmaya hiç niyeti yokmuş. Adam da yaptığı hatanın farkındaymış. Ama ne yapsın?



Karısının konuşmasına dayanamamış. Oduncu: — Yeter artık. Şu ağzın kapansa da sen de ben de kurtulsak; demesiyle kadının ağzı kapanmış. Adam ikinci dileğini de kullandığını anlamış. Çaresizlik içinde olduğu yere çökmüş.



Artık iyice düşünmesi gerekiyormuş. Çünkü bu son şansıymış. Eğer iyi bir dilek dilemezse bu fırsatı elinden kaçıracakmış. Düşünmeye başlamış. Şimdiye kadar hep zengin olup bolluk içinde yaşamayı istemiş. Üçüncü dileğini de bu yönde kullanmak istiyormuş.



Zaten zengin olmayı karısının da ondan çok istediğini biliyormuş. Ama durum şimdi çok farklıymış. Adam karısının ağladığını görünce, kendi kendine; "Zenginlik ve para istesem ne olacak? Karım bu haldeyken mutlu olamaz ki!" demiş.



Sonra ayağa kalkıp: — Son dileğim karımın ağzının açılması ve ağzından kötü bir söz çıkmaması, demiş. Kadın sevinç içinde kocasının boynuna sarılmış. O günden sonra zengin olamamışlar. Ama gerçektende mutlu ve huzurlu olmuşlar.



Birbirlerinetek kötü söz bile söylemeden mutlu yaşamışlar.